Başkomiser Perihan serisinde kendinizi yansıttığınız bir karakter oldu mu?
Elif Baraz, Tekirdağ.
Sevgili Elif,
Yansıtmadığım tek bir karakter olmadı diyebilirim.
Başkomiser Perihan, asi ruhlu yardımcısı Komiser Ayla, asabi mizaçlı Emniyet Müdürü Hilmi Kuzu, suratsız Olay Yeri İnceleme Amiri Hulki, Perihan’ın eşi Bülent, hatta Asperger Sendromu kızı Ceylan benden izler taşıyor.
Hatta maktuller ve katillerin içinde de yazarlarından parçalar var. Tabii değişen dozlarda.
Gençlik yıllarımdan beri karakter yaratırken bu yolu izledim. Kendi içimdeki karanlık ve aydınlık unsurlarla hayatta tanıdığım insanları harmanladım. Bazen kendim dahil üç-dört kişiyi sentezleyip tek bir karaktere dönüştürdüğüm de oldu. Örneğin başkomiser Perihan Uygur’un bileşiminde gerçek hayatta tanıdığım bir kadın Cinayet Büro başkomiseri, lisedeki bir öğretmenim, kız kardeşim, 80’li yılların ünlü dizisindeki Perihan Abla karakteri, annemin rahmetli teyzesi ve tabii ki bendeniz söz konusu. Bu malzemeyi değişen doz ve miktarlarda kullanarak servis ediyorum.
Yöntem tabii ki benim keşfim ya da icadım değil. Gustave Flaubert’in en ünlü romanını yayımlandıktan sonra “Madame Bovary kim?” diye soranlara verdiği yanıt çokça bilinir: “Madame Bovary benim!”
Edebiyatın en bedbaht kadınlarından birini yaratırken onun derisinin içine girmiş, gözleriyle bakmış, dudaklarıyla konuşmuş Flaubert. Aynı şekilde, Emma Bovary’nin dünyaya kendi gözleriyle bakmasına da izin vermiş. Yazarla karakter arasında gizemli bir etkileşim.
Milan Kundera da romanlarında yarattığı her karakterin kendi hayatındaki gerçekleşmemiş potansiyellerden bir başkası olduğunu söylüyor. Yazarın paralel evrende yaşayan, gelişen, nefes alan ve bazen de ölen izdüşümleri. Orta Çağ’daki bir patates yetiştiricisini de yazsak dünyayı ziyaret eden bir uzaylıyı da onu ete kemiğe büründürürken bir noktada içimize bakıyor ve malzeme topluyoruz. Ruhumuzdaki açmadığımız kapıları açıyor, yoklamadığımız depoları dolaşıyor, gizli güçlerimizi keşfediyor, ihmal ettiğimiz potansiyelleri elden geçiriyoruz.
Başkomiser Perihan Uygur’u yazarken keyif almamın en önemli nedenlerinden biri de onun kadın olması. Yazarına içindeki kadını ve kadınsı yanlarını keşfetme şansı veriyor. Bu da bir erkek yazar için oldukça eğitici. Yanında kendimi feminist hissediyorum. Teşekkür ediyorum başkomiserime.
Tuna
İstanbul / Ekim 2024
Kitaplarım, projelerim ya da hayata bakışımla ilgili merak ettiklerinizi bana sorabilirsiniz.
Yanıtlar