Tunaloji
Blog Bana Sorun Tuna'dan Cevaplar Tuna İrtibat
Giriş
Jurnal Dizinine Geri Dön

Mizahın Karası, Yazının Akı

Nov 09, 2024

“Acı bir hikâyeyi anlatmanın en iyi yolu, onu komik şekilde anlatmaktır…” diyor Amerikalı yazar Jonathan Safran Foer. İlginç olduğu kadar da riskli bir düşünce. Dünyamızda acıdan bol bir madde yok. Mizah duygusunu yitirmemek günümüzde büyük erdem.

Sululuktan bahsetmiyorum tabii; Franz Kafka’nın da aslında mizahi bir yazar olduğundan bahsediyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar, Albert Camus ya da Anton Çehov’un da. Hatta Shakespeare trajedilerinde bile üstadın kaleminin yer yer gülümsediğinden bahsediyorum. Ferhan Şensoy’un sapını gülle donattığı kaleminin pek çok “ciddi” yazardan daha parlak olduğundan aynı zamanda.

 

“Gülünecek bir şey yok, oysa gülüyoruz” diyor Enis Batur, hazırladığı Kara Mizah Antolojisi’nin girizgâhında. “Gülüyoruz ama canımızı acıtıyor gülmek. Bütün renklerden gülüyoruz, bir de siyah; simsiyah bir gülüşümüz var.”

Kara mizahı “Aydın kişinin tek lüksü” sayarmış André Breton. Ardını yine Enis Batur getiriyor. “Hayatında başka hiçbir lükse yer açmamış insanlar için bu sert, amansız söz yağmuru önemli bir sığınak.”

Tüm bu yazarlar hem bireysel hem de toplumsal trajedileri anlatırken simsiyah bir mizah penceresinden bakmayı ihmal etmemişler. Yazdıklarının hep kendine dönük bir gülümsemesi var. Genellikle acı ve kekre de olsa. Bu mizah acıyı ortadan yadsımıyor. Tam aksine onu derinleştiriyor, acıya yeni boyutlar getiriyor. Hiçbir duygusal ajitasyonun bırakamayacağı kadar kalıcı bir iz bırakıyor ruhumuzda.

Bir yaştan sonra her okurun bazı peşin hükümleri oluşuyor. Bu satırların yazarı için de kara mizah içermeyen bir kitabı okumak çok zor. İstiyor ki satır aralarında onu acı acı gülümsemeye çağıran, zekâsına seslenen, yazarla yoldaşlık kurduran kara mizahın hançeri olsun. “Güleriz ağlanacak halimize” deyip geçemesin hemen. Mizahın kara oku saplansın kalbine. Orada ömür boyu kanasın.

Son sözü kara mizahın hakkını ta 18. Yüzyıl’da veren Christoph Lichtenberg’e bırakalım o zaman. “Yeryüzünde kitaplardan daha tuhaf bir şey yok neredeyse. Kendilerini anlamayan insanlar tarafından basılır, ciltlenir, satılır, okunur ve denetlenirler. Daha da iyisi, kendilerini anlamayan insanlar tarafından yazılırlar.”

Tuna
İstanbul / Ağustos 2024

Yanıtlar

Sohbete katılın
t("newsletters.loading")
Yükleniyor...
Roman yazmak ve senaryo yazmak
  Yüksek öğreniminizi MSGSÜ Sinema-TV Bölümü’nde görmüşsünüz. Bu eğitimin romancılığınıza katkısı oldu mu? Roman yazmakla senaryo yazmak arasında ne gibi benzerlikler ve farklar var?Simge Çaloğlu, Antalya Sevgili Simge, Roman yazmak senaryo kaleme almaya hem yakın hem de dağlar kadar uzak. Romancılar sözcüklerle düşünür. Senaristler sahnelerle. Edebi olarak çok güzel yazılmış bir metin filme a...
Bazı tanıdıklarım sizi yazar olarak seviyor. Bazılarıysa müzisyen olarak. Bence hem yazar hem müzisyensiniz. Peki siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?
Levon Suciyan, İstanbul İtiraf edeyim, bu soru uzun yıllar benim de kafamı kurcaladı kıymetli Levon. Acaba müziğe heves etmiş bir yazar mıydım? Yoksa yazarlık sevdasına kapılmış müzisyen mi? İkisinden birini iptal edip diğerine odaklansam daha mı iyi olurdu? Yeteneğimi bu şekilde bölerek heba mı ediyordum? Çok yönlü sanatçıların pek kabul görmediği bir coğrafyadaydım ne de olsa. Fransız şair, ...
Başarılı bir insan olarak karşımızdasınız. Hatta pek çokları için rol modelsiniz. Ama hayatta hatalar yapmadınız mı? Eğer öyleyse bir yazar olarak size etkileri ne oldu?
Rojin Demirel, Diyarbakır Sevgili Rojin, Hatalarım olmaz mı? Hem de çok hata yaptım. Hatta kıymetli dostum Ali Poyrazoğlu’nun güzel deyişiyle resmen “kendi hatalarımın üniversitesinden” mezunum ben. Öncelikle doğarak ilk hatamı yaptım diyebilirim. Sanatçı duyarlığına sahip bir insan için hayat sefaletin ta kendisi. Çok para bile kazansanız dünyada yaşanan acılar, çocuklara yapılan kötülükler, ...
Giriş Tuna'dan Cevaplar
© 2025 Tuna Kiremitçi