Tunaloji
Blog Bana Sorun Tuna'dan Cevaplar Tuna İrtibat
Giriş
Jurnal Dizinine Geri Dön

Nostaljinin Eski Tadı Yok

Nov 09, 2024

Her kuşağın nostaljisi ayrı. Hele bir yaştan sonra, geçmiş zaman insana daha da güzel görünüyor. Belki de nedeni, nostaljinin insanın kendi gençliğine duyduğu o bitmeyen özlemden beslenmesi: En güzel, en yakışıklı, en sağlıklı, en gözü pek ve pervasız zamanlarımızı özlüyor ve adına “nostalji” diyoruz.

Hele ki ellili yaşlara gelip kuşak olarak sanatta ve medyada dümene geçtiğimizde, gençliğimizin güzelliği bilinsin diye olanakları zorluyoruz. Dört koldan reklamını yapıyoruz nostaljimizin. Hangi kuşak iktidardaysa, onun gençliğini yaşadığı dönem o günün moda nostaljisine dönüşüyor. Tıpkı 20’lerde ortalığı saran 90’lar nostaljisi gibi. X Kuşağı olarak gizli keyifler alıyoruz gençlerin Demet Sağıroğlu dinleyip Yavuz Turgul filmleri izlemesinden.  


Bizler 90’larda gençliğimizi yaşarken de 68 baharına duyulan nostalji modaydı. Büyüklerimiz tarafından o dönemin çok daha güzel olduğuna inandırılmıştık. Cem Karaca’nın üstüne şarkıcı, Yılmaz Güney’in üstüne yönetmen yoktu. Bizlerse o günleri kaçırmış zavallı sürgünleriydik tarihin. 

Öte yandan geçmişe özlem, mekânlarda somutlaşıyor. Kuşağımızın yaratıcı zihinlerinde billurlaşan nostalji mekânı, Beyoğlu ve İstiklâl Caddesi. 

Kemancı’da gencecik Şebnem Ferah’ı dinlediğimiz, yürürken Küçük İskender ile selamlaştığımız, Ferhan Şensoy’un Ses Tiyatrosu’nda olay yarattığı, Kaktüs Kahvesi’nde Lale Müldür’ün şiir yazdığı, Emek Sineması’nda film festivaline ve Tepebaşı’nda kitap fuarına gittiğimiz, Robinson Crusoe kitapçısının üst katında Mehmet Güreli’nin resim yaptığı, Fransız Kültür Merkezi’nin merdivenlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın indiği zamanlar

Caddenin bir ucundan diğerine yürüyünce adeta sanat eğitimi aldığımız çağ. Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeki bir hocamızın sözleri belleğimde: “Türkiye’de yalnızca İstanbul’da sanat okulu kurulabilir çünkü sadece İstanbul’da İstiklâl Caddesi var.” 

Oysa 90’ların İstiklâl Caddesi’nde de geçmişi özleyenler vardı. Hoşnutsuz gözlerle bakıyorlardı bize. “Bizim zamanımızda Beyoğlu’na kravatsız çıkılmazdı, şimdi ortalık serseri doldu” diyorlardı deri ceketlerimizi ve yırtık kotlarımızı kınayarak. Müziğimiz onlar için gürültü, şiirlerimiz beş para etmez, konuşmamız barbarcaydı. Genç vahşilerin dünyalarını istila edişini bazen hüzünlü bazen de alaycı gözlerle izliyorlardı.

İşin aslı, 90’larda dünya ne daha güzel ne daha çirkindi. Siyaset yine yozlaşmıştı, savaşlar ve adaletsizlik vardı, kutsal sayılan ülküler uğruna yine çocuklar ve gençler öldürülüyordu. O zaman da iyi yönetilmiyordu Türkiye. Gençliğimizi bunlara rağmen yaşıyorduk.

Bugün yolum Kadıköy’e düştüğünde ben de kendimi genç barbarların arasında buluyorum. Müzikleri, şiirleri, dünyaya bakışları bizimkinden farklı XXI. Yüzyıl çocuklarının. Tanıdığım dünyayı yapay zekâları, dijital bakış açıları ve vahşi neşeleriyle istila ediyorlar. 

Gencecik ve her şeye rağmen umut dolu yüzlerine bakıyor ve otuz yıl sonra bugünü nasıl hatırlayacaklarını merak ediyorum. “Ah nerede o 20’li yılların Kadıköy’ü” diyecekleri zamanı. 

Tuna
İstanbul / Haziran 2024

Yanıtlar

Sohbete katılın
t("newsletters.loading")
Yükleniyor...
Roman yazmak ve senaryo yazmak
  Yüksek öğreniminizi MSGSÜ Sinema-TV Bölümü’nde görmüşsünüz. Bu eğitimin romancılığınıza katkısı oldu mu? Roman yazmakla senaryo yazmak arasında ne gibi benzerlikler ve farklar var?Simge Çaloğlu, Antalya Sevgili Simge, Roman yazmak senaryo kaleme almaya hem yakın hem de dağlar kadar uzak. Romancılar sözcüklerle düşünür. Senaristler sahnelerle. Edebi olarak çok güzel yazılmış bir metin filme a...
Bazı tanıdıklarım sizi yazar olarak seviyor. Bazılarıysa müzisyen olarak. Bence hem yazar hem müzisyensiniz. Peki siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?
Levon Suciyan, İstanbul İtiraf edeyim, bu soru uzun yıllar benim de kafamı kurcaladı kıymetli Levon. Acaba müziğe heves etmiş bir yazar mıydım? Yoksa yazarlık sevdasına kapılmış müzisyen mi? İkisinden birini iptal edip diğerine odaklansam daha mı iyi olurdu? Yeteneğimi bu şekilde bölerek heba mı ediyordum? Çok yönlü sanatçıların pek kabul görmediği bir coğrafyadaydım ne de olsa. Fransız şair, ...
Başarılı bir insan olarak karşımızdasınız. Hatta pek çokları için rol modelsiniz. Ama hayatta hatalar yapmadınız mı? Eğer öyleyse bir yazar olarak size etkileri ne oldu?
Rojin Demirel, Diyarbakır Sevgili Rojin, Hatalarım olmaz mı? Hem de çok hata yaptım. Hatta kıymetli dostum Ali Poyrazoğlu’nun güzel deyişiyle resmen “kendi hatalarımın üniversitesinden” mezunum ben. Öncelikle doğarak ilk hatamı yaptım diyebilirim. Sanatçı duyarlığına sahip bir insan için hayat sefaletin ta kendisi. Çok para bile kazansanız dünyada yaşanan acılar, çocuklara yapılan kötülükler, ...
Giriş Tuna'dan Cevaplar
© 2025 Tuna Kiremitçi